Türkiye’de tarım neden verimsiz sorusunu sormadan önce “Türkiye’de tarım verimsiz mi?” sorusunu yanıtlamak gerekir. Eğer toprağı daha verimli kullanmamızı engelleyen nedenler varsa tarım verimsizdir. Bu ölçütten yola çıkarak “Türkiye’de tarım neden verimsiz?” sorusuna 5 farklı yanıt bulduk. Şimdi sıralayalım.
Türkiye’de tarım neden verimsiz?
Türkiye’de tarım, “toprak ağalığı” etkileri gösteren bir düzen yüzünden verimsiz gerçekleşmektedir. Çünkü bu düzen toprağın verimsiz kullanılmasına yol açmaktadır. Hadi bu düzeni tanımlamalar yaparak sizlere anlatalım!
toprak: tarımsal üretim aracı (tarla,bağ,bahçe)
toprak ağalığı: toprak sahibinin çiftçilik mesleğini yapmaması. Yani çiftçilerin kiracı konumda olması.
Bu düzeni ortaokul tarih dersinde gördüğümüz feodalite-derebeylik düzenine benzetebiliriz. Bu düzen, feodalitenin Türkiye’de etki gösteren modern halidir.
Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu yüksek kur düşük faiz ikilemi nedeniyle para faiz dışında yönelecek bir emtia, bir güvenli liman, bir yatırım aracı arıyor. Sonuç olarak toprak bir yatırım aracı haline geliyor. Halbuki hatırlarsanız az önce toprağı “tarımsal üretim aracı” olarak tanımlamıştık…
Türkiye’de yıllardır uygulanan düşük faiz politikası,
- piyasaların hareketli olmasını
- iş yapılmasını
- inşaat yapılmasını
- ekonomik hacmin genişlemesini
- halkın bol kredi çekmesini
sağlıyor olabilir.
Fakat tarımı olumsuz etkiliyor ve tarımı olumsuz etkileyen hiçbir politika halkın yararına değildir.
Bir ülkenin refahını ölçerken kullandığımız en temel ölçüt halkın yeme içme konusundaki rahatlığıdır. Eğer bir ülkede gıda maddelerine erişim zorluğu çekiliyorsa bu ülkede refahtan söz edemeyiz.
Kişi başına düşen tarım ürünü
Toprak miktarının sabit olduğu bir ortamda tarım verimli gerçekleşirse kişi başına düşen tarım ürünü miktarı da artar. Yani bolluk oluşur. Bunun için toprağın daha verimli kullanılması gerekmektedir. Yani toprağın bir yatırım aracı değil üretim aracı olarak kullanılması gerekmektedir.
Çiftçinin alamayacağı kadar pahalı…
Düşük faiz politikasının sonucu olarak yatırım amaçlı para akışı toprağa yöneliyor. Dolayısıyla toprağa yönelen talep artıyor ve toprağın fiyatı yükseliyor. Hem de öyle yükseliyor ki olağanüstü rakamlara ulaşıyor. Bir çiftçinin asla ödeyemeyeceği rakamlar… Toprak pahalılaştıkça yalnızca zenginin almaya gücü yetiyor.
Bu duruma hiperenflasyon ve ekonomik kriz gibi etkenler eklenince toprak için astronomik düzeyde fiyatlar biçildiğini görüyoruz.
Örneğin şu an Antep fıstığı bahçesinin dönümüne 350.000TL’ye Eylül 2021 kadar VERİLİYOR. Bu olağanüstü bir fiyat!
Peki olması gereken fiyat nedir?
Toprağın, zenginde değil fakirde tüketicide değil üreticide olmasını sağlayacak olan fiyattır. Yani düşük fiyat. Neden düşük fiyat? Düşük fiyat toprağı nasıl emekçinin eline geçiriyor?
Bütün olay “hadi toprağı ucuzlatalım da kolay alınsın” mı?
Hayır. Toprak için düşük fiyat önermemizin sebebi bu kadar basit değil. Düşük fiyat önermemizin sebebi aslında tamamen sektörel bir gerekliliktir.
Nasıl mı?
Tarım sektörü en ilkel işkoludur. Çünkü uçak mühendisleri yokken çiftçiler vardı. Webmaster’lar yokken çiftçiler vardı. Tren kondüktörleri yokken de çiftçiler vardı. Yani çiftçilik en eski mesleklerdendir. Dolayısıyla bir çiftçi yetişmesi için verilen emek, bir mühendis yetişmesi için verilen emekten kat kat azdır.
Sonuç olarak tarımsal üretim aracı olan toprak ekonomik olarak alt düzeyde bulunmalıdır ki kolay ulaşılsın. Bir çiftçi yetiştirmek nasıl görece kolaysa, tarım yapmak için toprak sahibi olmak da aynı düzeyde kolay olmalıdır. Sektöre çalışan(çiftçi) yetiştirme kolaylığı ile sektörün üretim aracına(toprak) sahip olma kolaylığı paralel olmalıdır.
Ne kadar düşük fiyat?
Toprak sahiplerinin çoğunluğunun yatırımcı olmasını engelleyecek kadar düşük bir fiyat. Yani buna düşük fiyat değil de “optimize fiyat” desek daha doğru olur. Çünkü toprak sahiplerinin çoğunluğunun çiftçi olmasının da zararları bulunmaktadır. Bu ayrı bir yazı konusu olduğundan dolayı konuyu dağıtmamak için buna girmiyorum. Bu zararları merak edenler için yakında buraya bir bağlantı ekleyeceğim.
Toprak fiyatının yüksek olmasının yatırımcıların amacına uygun kullanamadıkları halde toprak sahibi olmasına yol açtığını anlattık. Bu durum verimsiz tarıma yol açtığından çözüm olarak toprakta daha düşük fiyat politikasını önerdik.
Peki Toprağın zenginde(yatırımcıda) olması tarımı nasıl olumsuz etkiliyor? Gelin şimdi de bundan bahsedelim.
Toprağın zenginde(yatırımcıda) olması tarımı nasıl olumsuz etkiliyor?
5 farklı sonuç bu durumun tarımı olumsuz etkilemesine yol açmaktadır.
1. İşçilik Ücreti Etkisi
Toprak sahibi “zengin” olduğundan tarlada çalışmaya zahmet etmiyor. Toprak işlerini günlük yevmiyeyle tuttuğu işçilere yaptırıyor. Tarımı sağlayan ve sürdüren bu işçilik ücrete tabi olunca ağaçlı tarım arazilerinde yalnızca büyük balığın peşinden koşuluyor.
büyük balık : ağacın meyvesi
küçük balık : ağaç sıralarınınbaran arasındaki boş toprağa ekilecek olan meyve-sebze (ekinlik)
Ağaçlı tarım arazilerinde sadece ağaca bakım yapmayıp ayrıca ağaçların arasında ekinlik oluşturmak ekstra bir zahmettir. Bu zahmet için gerekli olan işçilik ücrete tabi olduğu için kimse elini cebine atmıyor. Çünkü ağaç aralarına kurulacak olan ekinliğin zengin açısından hem getirisi düşük hem de ekstra zaman ve nakit kaybı…
Dolayısıyla ekinlik kurmamak konusunda toprak sahibi de kendince haklı olmaktadır. Ama eğer toprağın sahibi köyünde/ilçesinde oturan bir emekçi olsaydı işçilikten kaçmazdı ve emeği kendi vereceği için de bu emek gözüne gelmezdi.
Yukarıdaki görselde görmüş olduğunuz koyu noktalar fıstık ağacıdır. Kalan kısımlar ise ekilmeden duran boş topraktır. Karpuzun nasıl ki yarıdan fazlası sudan oluşuyorsa, yukarıdaki uydu görüntüsünü oranladığımızda, yarıdan fazlasının ekilmeden duran boş toprak olduğunu görürüz.
Ağaçların arasındaki boş toprağın yeryüzü görselleri:
Her bir bahçede metrekarelerce toprak ekilmeden bomboş duruyor….
Ağaçların arasındaki boş toprağa biber ekme çalışması:
Bir ülkenin tamamında bu şekilde her bahçenin toprağından tam kapasite yararlanıldığını düşünün. Büyük bir bolluk oluşur. İhracat açısından da ,üretim fazlası oluşacağı için, “yararlı” bir yükseliş GERÇEKLEŞİR. İçeride kendi vatandaşın açken, temel gıda maddelerine erişmekte zorluk çekerken meydanlarda “İhracatı x dolar yaptık” naraları atmak marifet değildir…
Toprak sahibi emekçi olsa işçi tutmayacak mı?
Elbette tutacak. Tarımda her iş tek kişinin yapabileceği kadar kolay değildir. Fakat ekinlik kurmanın işçiliği ücrete tabi olduğunda bu iş masrafına değecek bir iş değildir. İşte bu noktada emekçi bir toprak sahibinin devreye girmesiyle kişi başına düşen tarım ürünü miktarı fevkalade artırılabilir. Sadece “1” kişinin emeğiyle “1000”lerce insanın sofrası daha şenlik hale gelebilir.
2. çok mülklülük etkisi
Zengin kişi, toprağı yatırım amacıyla satın aldığında bakımını yapmadığı halde birden fazla mülkün sahibi oluyor. Bir kişinin ilgilendiği toprak ne kadar azsa o kadar verimli tarım gerçekleşir. Çünkü mülk başına gösterilen ilgi artar. m2 toprak başına gösterilen ilgiyi “özilgi” olarak tanımlayacak olursak bu durum daha iyi anlaşılır. 10 çocuğu olan bir anne mi çocuk başına daha çok ilgi gösterebilir yoksa 2 çocuğu olan bir anne mi? Yanıt belli…
Eğer mülk sahibi emekçi olsaydı birden fazla toprağı olmazdı. Çünkü toprak sahibi olmasının amacı yatırım değil üretim olurdu.
Çok mülklülük de “Ekinlik” kurulmasını engeller
Birden fazla bahçesi olan ve mülkünün bakımını kendisi yapan bir zengin olduğunu varsayalım. Emekçi ve işçiliği kendisi yapan çalışkan bir zengin…
Örneğin 1000 ağacı olsun. 1000 ağacı olduğu için tek başına ancak ağaçların meyvesiyle ilgilenebilir. eğer 200-300 ağacı olsaydı ağaçlarla işi daha az olacağı için bahçedeki boş toprağa, ekinlik kurabilirdi. Ama yap(a)mıyor, çünkü zamanı yok…
Şahsım…
Bu şahsın(!) zamanı yok diye de ülkenin sulu toprakları, kıpkırmızı verimli toprakları ekilmeden öylece boşa duruyor.
Yatağa karnı aç giren çaresiz kardeşim, sen sağol. Senin için o güzelim toprağa ekim yapmaya zahmet edemiyoruz. Çünkü biz zenginlerin karnı doysa yeter. Gerisi umurumuzda değil! Zaten senin ne bir toprağın var, ne de seni düşünen bir devlet yok arkanda. Bu yüzden biz kendi yiyeceğimiz kadarını ekiyoruz ve sen bütün bu ekosistemin dışında kaldığın için temel gıda maddelerine erişmekte zorluk çekmeye ya da açlıktan ölmeye mahkum oluyorsun…
3. düşük gelirli çiftçi etkisi
Toprağın zenginde olmasının sonucu olarak işçiliği yapan çiftçiler kazancını zenginle bölüşmek zorunda kalıyor. Yani zenginle ortaklık yapmış oluyorlar ve dolayısıyla otomatik olarak kazançları düşüyor. Bir pastayı 8’e mi yoksa 2’ye mi böldüğümüzde dilimler daha büyük olur?
Toprak sahibi işçiliği yapan kişi olsa böyle bir ortaklık yani kazancın ikiye bölünmesi durumu söz konusu olmayacak. Çiftçilerin az kazanmasının bir diğer olumsuz etkisi de çiftçiliğin çekici bir meslek haline gelememesi. Hal böyle olunca yetiştirmesi en kolay meslek insanlarından biri olan çiftçilerin sayısı gittikçe azalıyor.
Ve sonra da birileri meydanlarda “Suriyeliler olmasa tarımımız çöker, sanayimiz işlemez hale gelir” diyor.
-Neden?
Kendi vatandaşına çiftçilik eğitimi veremiyor musun? Belki de amacın sadece ülkenin demografik yapısını bozmaktır…
4. aile İşletmelerini engelleme etkisi
Toprak zenginde olunca mülküyle ilgilenen aileler göremiyoruz. Çünkü toprak sahibinin bırak ailesini kendisi bile işçilik yapmıyor.
Ekinlik açısından
Aile işletmelerinin genel olarak tarımsal verimi artırmasının yanısıra ekinlik konusunda da olumlu etkileri bulunmaktadır. Biz işçilik ücreti etkisinde “1 kişinin emeğiyle 1000’lerce insanın sofrası daha şenlik olabilir” ifadesini kullanmıştık. Aile işletmeleri sayesinde bu cümledeki 1’lerin yerine 2,3 hatta 4 getirebiliriz. Ailelerin birey sayılarına göre tarımda verimlilik fevkalade artabilir. Özellikle bu konuda Avrupa’nın çok özenli çalıştığını görüyoruz…
5. Tarımın ek İş olması etkisi
Yatırım, kişilerin sahip oldukları finansal birikimleri değerlendirme yoludur. Yatırımlar kar etmek veya birikimin değerini korumak amacıyla yapılır. Toprak bir yatırım aracı olduğunda çoğu zaman toprağı alan kişi tarafından bir değer koruyucu olarak görülüyor. Amaç üretim olmayınca dolayısıyla toprak sahibinin mesleği de çiftçilik olmuyor. Toprak sahibi çoğu zaman farklı bir mesleğe sahip oluyor.
Sonuç olarak toprak sahibi asıl işinden/mesleğinden arta kalan zamanla toprağıyla ilgileniyor. Yani tarım bir ek iş haline geliyor. Zaten diğer etkiler yüzünden oldukça ele ayağa düşen tarım bir de mülk sahibinin arta kalan zamanının insafına kalıyor… Mülk sahibi asıl işini/mesleğini yaparken tarım işçilerini uzaktan kontrol etmeye çalışıyor. Dolayısıyla tarım ekstra verimsiz ve özensiz gerçekleşiyor…
Özensiz tarım
Toprak sahibi işçilerini uzaktan kontrol etmeye çalıştığı için işçiler özensiz çalışıyor. Çünkü yanıbaşlarında bir patron yok. İşin üstünde duran kimse yok!
Sonuç olarak…
Türkiye’de tarımın verimsiz olma nedenleri ekonomi yönetimindeki yanlış politikalara bağlıdır. Mevcut Türkiye ekonomik koşullarında döviz kurlarının düşüşe geçmeyeceğini biliyoruz. Bu durumda toprak fiyatlarının düşmesi için faizlerin yükselmesi gerekiyor. Faiz yükselirse “yatırım” amacıyla toprağa yönelmiş olan talep topraktan çekilir ve faize yönelir. Böylece toprağa üretim amacıyla sahip olanların sayısı artar. Toprağın yatırım aracı olmaktan çıkmasını sağlayacak olan en önemli çözüm şu an için faizleri yükseltmek. Mevcut ekonomik koşullarda yapılması gereken budur. Tarımın toparlanması ve gelişmesi için zenginler birikimlerini toprağa değil faize yöneltmeli.
(bkz: arz talep ilişkisi)