Herakleides’in Yer-Güneş Merkezli Evren Modeli….
İnsan türünün yeryüzü ve evren ilişkisine dair merakının ürünü olan evren modelleri tarih boyunca geliştirilmeye devam etmiştir. Antik çağda geliştirilen önemli evren modellerinden birisi, Platon’un öğrencisi olduğu düşünülen Pontuslu Herakleides (MÖ 388-315) aittir. Herakleides, Aristo ile aynı dönemde yaşadı. Başarılı çalışmalar yapmasına karşın bunların hiçbiri günümüze doğrudan ulaşamadı. Bu nedenle doğa felsefesi ve kozmoloji konusundaki düşüncelerinin önemli bir kısmını Simplikios, Proklos ve Aetius gibi sonraki dönem bilim ve düşünce insanlarının kitaplarından öğreniyoruz.
Herakleides’in belirttiğine göre gökyüzünde gözlemlenen günlük hareketler, “Yer”in(Dünya) kendi ekseni etrafındaki dönme hareketine bağlıdır. Dolayısıyla aslında gökyüzü durağandır, hareket eden ise Yer’dir. Şu hâlde, Yer’in hareket ettiği düşüncesinin bazı Antik Yunan düşünürlerince öngörüldüğü ve benimsendiği anlaşılır. Bu benimseyişin düşünce tarihinde önemli bir adım olduğu açıktır. Çünkü bu bilgi o gün için doğrudan gözlemle elde edilebilecek bir bilgi değildi. Buna karşın gök küresinin döndüğü, üzerine bastığımız yerin ise durağan olduğu duyular aracılığıyla doğrudan gözlenebilen açık bir gerçekliğe işaret ediyordu. Bu yüzden yüzyıllar boyunca Yer’in durağan olduğunun kabul edilmesine veya hareket etmesinin yalnızca aldatıcı bir görünüm olarak değerlendirilmesine şaşmamak gerekir.
Gök bilimi tarihinde Herakleides’e atfedilen bir diğer başarı da iki iç gezegen olarak adlandırılan Merkür ve Venüs’ün Güneş Sistemi’ni oluşturan gezegen dizilimindeki yerleri ile ilgilidir. Özellikle Pisagorcuların benimsediği gök bilimi modelini savunan astronomlar, söz konusu iki gezegeni Güneş’ten sonraya konumlandırmışlardı. Buna göre dizilim şöyleydi: Yer, Ay, Güneş, Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter, Satürn ve Sabit Yıldızlar Küresi.
Bu durumda Ay’dan hemen sonra Güneş yer alıyordu. Dolayısıyla bu iki gezegenin Güneş’in önüne geçmemesi, yani Yer ve Güneş’in arasına girmemesi gerekirdi. Oysa gözlemler onların Güneş ile her türlü açıyı yaptıklarını açıkça gösteriyordu. Bu yüzden başka astronomlar bu iki gezegeni Güneş’ten önceye konumlandırdılar ve onlara Yer ile Güneş arasında kalan iki iç gezegen adını verdiler. Bu karmaşa sonunda her iki gezegenin de Güneş’i merkez alan yörüngeler çizdiğinin kabul edilmesiyle çözüldü
Herakleides’in dikkat çeken bir diğer önerisi de ek bir evren modeli olan Yer-Güneş merkezli evren modelidir. Bu modele göre, bilinen iki iç gezegen Güneş’i merkez alan bir yörüngede dolanırken, Güneş ve geriye kalan diğer gezegenler ile sabit yıldızlar ise Yer’i merkez alan yörüngelerde dolanırlar. Bu öneri bir anlamda Güneş merkezli evren modelinin öncelemesi olarak görülebilir, aynı zamanda modern dönemin başlarında Tycho Brahe tarafından yeniden ele alınan evren modeline kaynaklık ettiği de söylenebilir. Herakleides’in önerdiği bu iki merkezli evren modeli, Yer’i merkez alan çemberin üzerindeki noktaları merkez alarak dönen ek bir daire modeli geliştirdi. Bu model, Antik Yunan astronomisinin nihai gelişiminde çok önemli rol oynayan çember merkezli hareketin öncülü olduğu için son derece önemlidir.