Hafıza, çevremizden uyaranlar yoluyla aldığımız bilgilerin depolandığı yerdir. Bu bilgiler genelde duyu organları yoluyla beyne ulaşır.
Hafızanın İşlevleri
Hafıza, verileri depolamakla kalmaz gerektiğinde onları hatırlar. Yani hafızanın tek işlevi ya da görevi bilgi depolama değildir.
Hafızanın 3 ana işlevi vardır.
Kodlama
Dış çevreden çeşitli yollar aracılığıyla gelen verilerin kaydedilm. Kodlama bellek çeşitlerine göre çok farklı biçimlerde yapılmaktadır.
Depolama
Kodlanan veri beyinde işlenir ve depolanır. Beyindeki hafıza işlem merkezleri ön beyin, hipokampus ve amigdala‘dır. Duyusal bilgilerden amigdala sorumludur.
Ayrıntılı bilgi için beynin bölümleri hakkında bilgi edinebilirsiniz.
Geri Çağırma (Hatırlama)
Depolanan bir bilgi gerektiği zaman geri çağırılır. Buna hatırlama denir.
Geri Çağırma Yöntemleri
- Hatırlama (recall) : Bilginin doğrudan çağrılmasıdır. Örn: Klasik sınav, açık uçlu sorular, boşluk doldurma vb.
- Tanıma (recognition) : Çağrılması gereken bilginin sunulduğu durum Örn: Çoktan seçmeli sınav, önceden gördüğünüz birinin ismini hatırlamaya çalışmanız vb.
Burada sorulması gereken soru “Hafıza, bilgiyi nereden nereye çağırıyor? Bilgi bulunduğu yerden nereye geliyor?” sorusudur.
Hafızadaki bu geri çağırma olayı fiziksel olarak gerçekleşmez. Yani bilgi A noktasından B noktasına gelmez.
Uzun süre derinlerde depolanan bilgi su yüzüne çıkarılır ve yeniden gündeme gelir. Hafızada zaten bulunan bir bilgi için “AA hatırladım” denmesi tam olarak böyle bir sürecin eseridir.
Bilginin gündeme gelmesi benzetmesinde ise hafıza türleri devreye girmektedir. Gündem benzetmesi yapılan şey “Kısa Süreli Bellek”tir. Bilgi, “Uzun Süreli Bellek”ten kısa süreli belleğe getirilir ve hatırlanmış olur.
Bellek Türleri (Hafıza Çeşitleri)
Hafıza içerisinde bilginin serüveni yukarıdaki görseldeki gibidir. Bilgi, duyu organları yoluyla istemdışı kodlanabilmektedir. Dikkat verilerek kodlanan bilgiler istemli olarak kodlanan bilgilerdir.
Duyusal Bellek
Dış uyaranlar aracılığıyla duyu organlarına ulaşan bilgileri depolayan (decode) bellektir. Duyusal bellek sayesinde çevremizdeki nesnelerin fiziksel özellikleri hakkında bilgi ediniriz. Ancak duyusal belleğin kendine has bazı özellikleri vardır.
Özellikleri
- Bilgiler otomatik olarak, dikkatten bağımsız şekilde depolanır.
- Bilgiler olduğu gibi, aynı şekilde depolanır. Bu yüzden fotoğrafik bellek de denir.
Duyusal belleğin kapasitesi sınırsızdır. Süresi ise 100ms(milisaniye) ile 2 saniye arasında değişir.
Örneğin kafası çok meşgul olan bir öğrenci derste öğretmeni odaklanarak dinleyemez. Öğretmen ona “Sen beni dinlemiyor musun, en son ne söyledim?” diye sorduğunda sanki dinliyormuşçasına öğretmenin son söylediği cümleyi tekrarlayacaktır.
Bunun yapılması duyusal bellek sayesindedir. Öğrenci, öğretmeni dinlemese bile duyusal bellek işittiklerini kaydetmektedir. Gerektiğinde(öğretmen sorduğunda) son 2sn içinde kaydedilenleri geri çağırarak cevap vermektedir.
Depolama Çeşitleri
Duyusal belleğin iki depolama çeşidi vardır.
- İkonik (iconic) bellek
- Ekoik (echoic) bellek
Duyusal bellekteki bir bilginin hatırlanması için süresi dolmadan kısa süreli belleğe aktarılmasına bağlıdır. Bir bilginin kısa süreli belleğe aktarılması için dikkatin yoğunlaştırılması gereklidir.
Dikkat
Kişinin duyu organlarıyla ulaşabildiği dış çevrede meydana gelen uyarıcı veya uyarıcılara zihinsel kaynaklarını yöneltmesidir.
Kısa Süreli Bellek
Duyusal bellekteki verilerin işlenerek (recode) kısa süreliğine kalıcılaşmasını sağlayan bellektir.
Kısa Süreli Bellek, bilgiyi 2sn ile birkaç dakika arasında tutacak güçtedir. Ortalama 25-30 saniye boyunca bilgiler geri çağrılabilir.
KSB’nin kapasitesi 5-9 öğe arasındadır. Bu sayı yaşa göre ve bilginin karmaşıklığına göre değişmektedir.
KSB, bilgileri ezber ve tekrar yöntemleriyle depolar. Hatırlanmak istenen nesnenin fiziksel özelliklerini tekrarlamak buna örnek gösterilebilir.
Kümeleme (chunking)
KSB, ezber ve tekrar sırasında ortalama 7 öğelik kapasitesini verimli kullanmak ve daha fazla bilgi depolamak için kümeleme tekniğini kullanır.
Örneğin, 9 5 1 0 6 4 8 2 7 rakamlarını ele alalım.
9 adet sayıyı tek tek akılda tutmak mı kolaydır?
951 064 827
şeklinde 3’erli kümelere ayırıp 3 ayrı kümeyi akılda tutmaya çalışmak mı daha kolaydır?
Kümeleme tekniği böyle bir kolaylık sağlamaktadır.
KSB’de tutulan bir veri eğer yeterince uzun süre tekrarlanırsa kalıcılaşır ve USB’ye kodlanma şansı kazanır.
Uzun Süreli Bellek (USB)
Duyusal bellekten ve kısa süreli bellekten geçerek daha kalıcı hale gelen bilgiler uzun süreli bellekte kodlanmaktadır.
Uzun Süreli Bellek dev bir arşiv gibidir. Bilgiler sınıflandırılarak organize bir şekilde saklanır. Aydıca bilgilerin birbirleriyle olan ilişkileri de depolanmaktadır. Bu arşive ulaşan verilerin yıllarca depolanması mümkündür.
USB buna karşın KSB’ye göre daha pasif bir bellek çeşididir. Çünkü KSB hemen her olayda, günlük yaşantılarda aktif olarak kullanılırken USB daha düşük sıklıkla kullanılmaktadır.
Bu depolama işlemi özümseyerek kodlama (encoding) sayesinde gerçekleşir.
Özümseyerek Kodlama (encoding)
Özümseyerek kodlamak adından anlaşılacağı üzere bilgilerin kişinin kendi anlam dünyası dahilinde ilişkilendirilmesi ve bu bağlamda depolanmasıdır. Kısa süreli bellekteki bir bilginin USB’ye geçerek kalıcılaşması böyle bir sürecin eseridir.
Daha öncesinde bahsettiğimiz gibi bir bilginin hatırlanması olayı, bilginin USB’den KSB’ye getirilmesidir.
Görselde yer aldığı gibi, bimgi akışının yönüne göre işleyen süreç değişmektedir.
- KSB —>—- USB (özümseyerek kodlama)
- USB —>—- KSB (geri getirme, hatırlama)
Bir bilginin özümseyerek kodlanması özümseyerek tekrarlanmasına bağlıdır.
Özümseyerek tekrarlama, basit bir tekrarlama işlemi değildir. Bu tekrarlama işlemi bilginin özümsenmesini sağlayacak olan yollarla gerçekleşir.
Özümseyerek Tekrarlama Yolları
- Aktif bir şekilde sorular sormak
- O bilgiyle ilgili olarak düşünmek
- Hali hazırda bilinenlerle ilişkilendirmek
- Kavramla ilgili yeni örnekler üretmek
- Bir metin varsa o metindeki fikirlere odaklanmak
- Okur gibi üzerinden geçmemek
USB’de Bilgilerin Depolanma Çeşitleri
Özümseyerek kodlanan bilgi artık kalıcı hale gelir ve USB’nin derinliklerinde uzun süre boyunca depolanmaya başlar.
Bu depolama farklı şekillerde olmaktadır. Bu şekillere bakalım.
Gruplandırma
Bilgileri ayrı ayrı tutmak yerine herhangi bir ilişki dahilinde gruplandırarak akılda tutma yöntemidir. Tıpkı kümeleme yönteminde olduğu gibi.
Hiyerarşik Organizasyon
Hiyerarşik organizasyon, gruplandırma yönteminin karmaşık hali gibidir. Farklı gruplar arasında bir ilişki kurulur ve ortak bir grup ortaya çıkarılır. Tıpkı görselde olduğu gibi.
- İlişkili maddeler birleştirilir
- Kategoriler oluşturulur
- Bu kategoriler de daha üst kategorilerle birleştirilir
Böylelikle bilgi işlenmekte ve daha kalıcı hale gelmektedir.
Uzun Süreli Bellek Çeşitleri
USB, bu karmaşık yapısının sonucu olarak çeşitlere ayrılmıştır.
Açık Bellek (explicit)
Tanımlar ve anlaşılması somut açıdan daha kolay olan verilerin depolandığı yerdir. Açık bellekteki bir bilgi kolayca başka bir insana aktarılabilmektedir.
Açık bellek, olaylar ve anlamlar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Olay belleği (episodik bellek)
Kişinin geçmişindeki yeri ve zamanı belli kişisel olaylara ilişkin bilgilerin depolanmasından sorumludur.
Anlam belleği (semantik bellek)
Dünya ve dış çevre hakkındaki genel bilgilerin depolanmasından sorumludur. Burada depolanan bilgi yer ve zamandan bağımsızdır.
Örtük Bellek (implicit)
Dışarıdan anlaşılması güç olan örtük süreçlere dair verilerin depolandığı bölümdür. İşlemsel ve süreçsel bilgiler bunlara dahildir.
Örneğin;
- Bisiklet sürmek
- Yüzmek
- Ayakkabı bağcığı bağlamak
Otomatikleşmiş, alışkanlık haline gelmiş davranışlar örtük bellekle ilgilidir. Bu davranışların nasıl yapıldığı sorulduğunda anlatmak çok zordur. Bu yüzden örtük belleğin içeriği tam olarak tanımlanamaz.
Unutma (Forgetting)
Peki unutma denilen olay nedir? Unutma dediğimiz olay aslında hafıza başlığı altında incelediğimiz bu süreçlerin başarısız olmasıdır.
Unutma, bir bilginin hafızada kalıcılaşmasına veya hiç kodlanmamış olmasına göre farklı şekillerde gerçekleşir.
Bir bilginin “unutulmuş” olması için öncelikle hatırlanmaya çalışılması ve hatırlanamaması gerekmektedir. Yani unutma, geri getirme işleminin başarısız olmasıdır.
Geri çağırmanın (USB’den KSB’ye bilgi akışının) başarısız olması birçok farklı nedenden kaynaklanabilmektedir.
Unutma Kuramları
Unutma kuramları, unutmanın nasıl gerçekleştiğini açıklayan teorilerdir.
Kodlamanın başarısız olması (encoding failure)
Geri Çağırma, USB’den KSB’ye yönünde gerçekleşir. Eğer kodlama başarısız olduysa bilgi USB’ye hiç ulaşmamış demektir. Yani USB’de hiçbir kodlama olmamıştır.
Geri getirmenin başarısız olması
Kodlanan ve USB’ye ulaşan bir bilgi bazen hatırlanmaz. Bu durumda bilginin geri gelmemesinin nedeni doğru ipuçlarının kullanılmıyor olmasıdır.
Örneğin hiyerarşik bir organizasyonda doğru bir kategori üzerinde durulmuyor olabilir.
Zaman Aşımı
Zaman, hafıza için her zaman kritik bir role sahiptir. Her bilgi önemli görülmez ve bu nedenle bazı bilgiler kısa ömürlü olur.
Yani kodlama yapıldıktan sonra, zamanla geri getirme başarısı azalır. Bu günlük hayatta sık yaşanan bir durumdur. 1 günlüğüne ihtiyacınız olan bir numarayı 3-4 gün sonra aynı kalitede hatırlayamazsınız.
Yani kullanılmayan bilgi zamanla hafızadan silinmektedir.
Ebbinghaus‘un unutma eğrisi, bilginin zamanla kaybını gösterir. Örneğin, ilk öğrenmeden sonraki 19. Dakikada bilginin yalnızca %60’ı korunmuştur. Yani %40 kayıp yaşanmıştır.
Yapılan bir çok deneyde unutma eğrisinin zamanla yatay hale geldiği görülmüştür. Yani bilgideki en büyük kayıp ilk dakikalarda yaşanmaktadır. Bu durum Kısa Süreli Belleğin işlevini ortaya koymaktadır.
Bozucu Etki
Hafızadaki bir bilgi başka bilgilerin etkisiyle bozulabilmektedir. Bellekteki bir bilgi başka bir bilgiyle çakışabilir ve bu iki bilgi birbirinin yerine geçebilir.
Bu olay iki şekilde gerçekleşir.
Geriye ket vurma
Yeni bir bilgi eski bir bilginin hatırlanmasını engeller.
İleriye ket vurma
Geriye doğru bozucu etkinin tersidir.
Eski bir bilgi yeni bir bilginin hatırlanmasını engeller.
Örneğin her gün arabasını aynı yere parkeden bir kişi düşünelim. Bu kişi park yeri bulamayıp arabasını farklı bir yere parkettiğinde büyük ihtimalle nereye park ettiğini unutacaktır. O gün arabasını farklı bir yere park ettiğini ancak her günkü park yerine gidip arabasını bulamayınca farketmektedir.
Bunun gibi gündelik olaylar bilgilerin birbiriyle çatışmasının eseridir. Arabanın eski park yeri hafızada bulunurken yeni bir park yeri tanımlı bilginin kalıcılaşması zaman alacaktır.
Bu tür birçok olay ileriye ve geriye ket vurmaya örnek gösterilebilmektedir. Örneğin cep numarasını değiştirdiği halde eskisini hatırlayan bir insan…
Hafıza Performansı
Gündelik hayatta çok eski ve ayrıntı bilgileri hatırlayan biri için çoğu insan “hafızası güçlü” tanımını kullanmaktadır.
Aslında bu tanım doğrudur. Çok eski bilgileri bile hatırlayan yani geri getirebilen bir hafıza güçlüdür. Ancak bu durum yalnızca hafızanın gücü değildir. Hatırlamayı etkileyen bir çok unsur vardır.
Geri Getirmeyi Etkileyen Faktörler
Geri getirmeyi etkileyen içsel ve çevresel faktörler bulunmaktadır. Bu faktörleri iki ana başlık altında toplayabiliriz.
Bağlama Bağımlı Bellek
Bir bilgiyi hatırlamak, o bilginin öğretildiği ortamda yapılırsa geri getirme daha kolay olacaktır. Eğer kişi öğrenmenin ilk yapıldığı ortamda test edilirse hatırlama performansı daha iyi olacaktır. Çünkü öğrenilen bilgi ile bulunulan ortam arasında bir bağlam kurulmaktadır.
Bağlama bağımlılık, çoğumuzun hayatta sık karşılaştığı bir durumdur.
Örneğin;
- Ders gördüğümüz sınıfta sınava girmek
Duruma Bağlı Bellek
Bir bilgiyi hatırlamaya çalışırken eğer o bilgiyi öğrenirkenki fizyolojik ve duygusal durumda olunursa hatırlamak daha kolay olmaktadır.
Duruma bağlılığın iki etmeni vardır.
- Fizyolojik Durum
- Duygusal Durum (duygudurum, mood)
Sonuç olarak bağlama bağımlılık çevresel faktörlerin nasıl olduğuyla ilgili, duruma bağımlılık ise içsel faktörlerle ilgilidir.
Bağımsız Bellek Modelleri
Buraya kadar tüm anlattıklarımız günümüzde genel kabul görmüş bellek kuramlarıdır. Ancak bunların dışında kalan bağımsız bellek modelleri de vardır.
Çalışma Belleği Modeli
Tanımlarına bakıldığında kısa süreli belleği andıran bellektir. Birçok işlevi kısa süreli belleğe benzemektedir. Ancak 3 parçalı bellek modeli, bilgiler üzerinde değişiklik yapma, dikkat işlevlerine yoğunlaşma gibi düşüncelerle KSB’den ayrışmaktadır.
Alan Baddeley ve Graham Hitch tarafından 1974’te öne sürülmüştür.
Tanımlar:
- Bir problemi çözebilmek için gerekli temsillerin geçici olarak depolanması ve kullanılmasından sorumlu bellektir
- Bir problemi çözebilmek için birden fazla zihinsel işlemi bir arada yapan bellektir.
- Kapasitesi sınırlı, buna karşın depolama ve yeniden kodlama işlemlerini aynı anda yapabilen hızlı çalışan bir bellek türüdür
Görgü Tanıklığı Belleği Modeli
Daha çok Amerika’da çalışılmakta ve genellikle bellek hataları üzerinde durmaktalar. Tıpkı bozucu etkide olduğu gibi.
Çalışmalar gösteriyor ki görgü tanıklarının ifadesi her zaman güvenilir deıildir. Bu yüzden sadece ona güvenerek yargıya varmak sağlıklı olmaz.
Görgü Tanıklığı Bellek Modeli
Görgü tanıklığı modeline göre bazı durumlarda yeni bilgiler var olan bilginin bozulmasına sebep olmaktadır.
Elizabeth Loftus, bu durumu ortaya koyan bir deney yapmıştır.
Bir grup katılımcıya aynı olay farklı ifadelerle sorulduğunda farklı cevaplar alınmıştır.
- Çarpışan iki aracın hızı ne olabilir? Ortalama cevap: 38 km/s
- Hızla çarpışan iki aracın hızı ne olabilir? Ortalama cevap: 39 km/s
- Birbirine vuran iki aracın hızı ne olabilir? Ortalama cevap: 34 km/s
Görgü tanıklığı modeline dahil olan bir diğer çalışma ise kişileri yanlış bilgiye maruz bırakarak onların sahip olduğu bilgileri değiştirmektir.
Örneğin, kalabalık bir toplantıda açık büfe masasını düşünelim. Toplantı sonrası katılımcılara “masadaki sarı çiçekler ne renk bir vazodaydı?” diye sorulmuştur.
Katılımcılar,
- Vazo …. renkti.
- Çiçekler sarı değildi ki, …. renkti.
gibi cevaplar vermiştir.
Ancak toplantı sırasında masada ne bir çiçek ne de bir vazo olmamıştır. Katılımcılar kendilerine sunulan bilgiden etkilenerek sanki bir vazo ve çiçek varmış gibi olmayan bilgiler üretmişlerdir.
Bu tür çalışmalardan sonra görgü tanıklarının verecekleri cevapların, soruyu soranların kullandığı ifadelere bağlı olarak değiştiği ortaya konmuştur.
Sonuç olarak görgü tanıkları, soruyu soran tarafından yönlendirilebileceği için yalnızca onların verdikleri bilgilerle yargıya varmak yanlıştır.