“Asrın Felaketi” olarak nitelendirilen ve ülkemizin son yüzyılda gördüğü en büyük yıkımlardan biri olan 6 Şubat Kahramanmaraş Depremleri birden fazla büyük depremler silsilesinden oluşmaktaydı.
Kahramanmaraş depremleri psikolojimizi nasıl etkiledi?
Normalde bir afet yaşandıktan sonra bir süre halk olayın şokunu yaşar ve ortalık sakinleştiren sonra evlerine dönerdi. Ancak Kahramanmaraş Depremleri, depremzede olsun veya olmasın, hiçbirimizin sakinleşmesine fırsat vermeyecek yapıdaydı. Çünkü normaldeki gibi 1 afet olup bitmedi, ardından 2.’si geldi.
Art arda 5 büyük deprem…
- Kahramanmaraş – Pazarcık 6 Şubat 04.17 7,7
- Gaziantep – Nurdağı 6 Şubat 04.28 6,6
- Gaziantep – İslahiye 6 Şubat 04.36 6,5
- Kahramanmaraş – Elbistan 6 Şubat 13.24 7,6
- Hatay – Defne 20 Şubat 20.04 6,4
Kahramanmaraş depremlerini yaşamış biri olarak söylüyorum, bölgeye deprem bombası atılmış gibiydi. Çeşitli video oyunlarında gördüğümüz “deprem bombası” “deprem büyüsü” gerçek olmuştu. Büyük depremlerin yaşanmadığı saatlerde yer sürekli titriyordu. Hatta düşük şiddetteki bu titreşim şoku sürekli olduğu için bazı binaların kolonları yoruldu ve binalar kendiliğinden çöktü.
Afetin birçok defa tekrarlaması iyileşmeye dair inancımızı kırdı
Art arda yeni şiddetli depremlerin gelmesi dünya tarihinde görülmemiş bir olaydı. Böylesine izahsız bir olayın yaşanması halkın moralini iyice bozdu. İşte deprem travması dediğimiz şey tam bu noktada ortaya çıkıyor. Depremin tekrar olması “bir daha deprem olmayacağına yönelik inanç”ı tamamen kırdı. Dolayısıyla herkes uzun vadeli risk hesabı yaptı. Anneler çocuklarına “geçti” bile diyemedi.
Travma nedir?
Travma en anlaşılır tabirle “stresin kronikleşmesi sonucunda kalıcı hale gelen korku ve kaygı hali”dir. Travmadaki kişiler tehlikeye karşı sürekli tetikte olmaktadır.
Kişinin travmaya girmesi için kendisine veya başkalarına yönelik; ölüm, yaralanma veya vücudun fiziksel bütünlüğünü tehlikeye atan bir olay yaşanması veya böyle bir durum olduğuna inanması gerekmektedir. Bu tür olaylar genellikle hayatın olağan akışını mutlak şekilde bozmakta ve herkes tarafından kabul edilen olağanüstü bir durum ortaya çıkarmaktadır.
Kahramanmaraş depremleri bu tarife çok uygun olaylardır. Yaşanan travmatik olayın neredeyse herkes tarafından kabullenilmesi kişilerin bireysel iradesini ayakta tutmasını da engellemiştir. .
Deprem nasıl travma oluşturur?
Deprem travmasına ki bir birey, en ufak bir sarsıntıda ya da duvardan gelen bir çıt sesinde paniğe kapılmaktadır. Kahramanmaraş depremlerinde bu durum geniş halk kitlelerinde -yaş farketmeksizin- yoğun olarak yaşanmıştır.
Deprem travmasının korkunçluğu
1 defa olup biten bir depreme göre bir çok depremin düzenli olarak yaşanması insan için şoke edici bir durumdur! Çünkü ne zaman sallanacağını bilmediğiniz duvarların içinde oturmaktasınızdır. Böyle bir günlük düzen yoğun korku, dehşet ve mutlak çaresizlik hislerini içermektedir. Bu semptomlar travmanın dışarıdan insanın yüzünde görünen sureti gibidir…
Deprem travmasına bağlı kaygı örnekleri:
Kahramanmaraş depremlerinden halkta ortaya çıkan bazı deprem travması örnekleri aşağıdaki gibidir:
- Oturulan koltuğun, içindeki yaylardan kaynaklı, sallanması sonucu “deprem oluyor” sanrısı
- Otururken kalp atışını vücudu hafif sallaması sonucu “acaba deprem mi oluyor?” düşüncesiyle avizeye çevrilen gözler
- Ani ve yüksek bir seste kolayca irkilmek veya uykudan uyanmak
- Deprem, enkaz ve ölüm dolu korkunç kabuslar
- Fıldır fıldır 👀😳 gözlerle periyodik olarak evdeki “deprem anında sallanması muhtemel” cisimlere bakarak “deprem oluyor mu?” diye düzenli kontrollerde bulunmak
Kaygı bir girdap gibidir, insanı içine çeker…
Travma semptomlarından en önemlisi kaygıdır. Çünkü kaygı insanın günlük işlevlerini yerine getirmesine engel olan ve hayatın olağan akışını yıkıcı şekilde bozan bir duygudur. VE HATTA KAYGI, İNSANI MUCİT BİLE YAPAR:
Muhtemel bir sarsıntı anında ses çıkarsın diye tavana kaşık-tepsi asan insanlar…
Bu tür icatlar yaratıcı çalışmalar olsa da maalesef deprem travmasının eseridir ve kaygının boyutunu gözler önüne sermektedir.
Travmayla başa çıkma yöntemleri
Deprem travması yaşandıktan sonra en önemli konu travmayla başa çıkmaktır. Zira travmayı atlatmak kolay değildir ve bu nedenle travmaya sakince yaklaşılması gerekmektedir.
Sakinlik travmanın en büyük ilacıdır
Deprem travması veya başka bir travma olması farketmeksizin travmanın en büyük ilacı soğukkanlı bir şekilde sakin kalmaktır.
Depreme karşı hazırlıklı olmak güven kaynağıdır
Güven duygusu psikolojide en önemli huzur kaynağıdır. Güvende olduğunu bilmek veya güvende olduğuna inanmak insanı huzurlu kılmaktadır.
Travma Belirtileri
Depremle ilgili spesifik kaygı semptomları gibi belirtiler depremden sonraki kısa vadede daha çok görümecektir. Ancak deprem travması yaşayan bir insanın bir kaç yıllık vadede diğer travma semptomların da yaşaması muhtemeldir. Bu semptomların bazıları vücudun travmaya verdiği biyolojik tepkiler olacaktır. Bu nedenle halkımızın travmanın olası sonuçları konusunda bilgilendirilmesi, eğer bu semptomlar ortaya çıkarsa kişilerin hızlıca bir uzmandan destek alma refleksini göstermesi bakımından önemlidir.
1- Travmayı Yeniden Yaşamak
Travmanın yeniden yaşanması, deprem hadisesini hatırlanmasıyla ortaya çıkar. Haberlerde gösterilen bir enkaz görüntüsü, binaların yıkılma anının görülmesi gibi depremi anımsatan hallerde kişi deprem anı ve sonrasındaki hissiyatları(korku, kaygı ve çaresizlik duyguları) tekrar yaşar. Bu yeniden yaşama durumu aynı zamanda “yeniden sakinleşme” ihtiyacını doğurmaktadır.
Travmanın yeniden yaşanması bazı bireylerde çok ani ve şiddetli olabilmektedir. Depremi anımsatan bir ifade duyulduğunda, depremle ilgili bir görüntü görüldüğünde ya da sallanan bir koltuk veya duvardan gelen bir çıt sesi nedeniyle deprem olduğu zannedildiğinde; zihin deprem anını tekrar yaşar ve kişi, sanki tekrar deprem oluyormuşçasına yerinden zıplayarak evden dışarı kaçabilir. Bu yüksek şiddetteki travmatik semtoma “geri dönme(yeniden zühur)(flashback)” denir. Geri dönme yaşayan birisi aynen deprem anındaki gibi korku ve evhama kapılır.
⚠️UYARI: Eğer çevrenizdeki birinde veya kendinizde böyle bir belirti yaşanırsa derhal bir uzman psikiyatriste başvurun!
2- Hissizlik ve kaçınma
Hissizlik yaşayan bir birey, sanki hiçbir şey olmamış gibi donuk ve tepkisizdir. Donuk ve tepkisiz olma nedeni, bu bireylerde travmaya karşı duygusal savunma mekanizması olmasıdır. Aşırı korku ve evham yaşanmaması için beynin duygu sistemi adeta kendini devre dışı bırakmıştır. Bu nedenle bu kişiler, yanındakiler tarafından “soğukkanlı” “çok güçlü” “depremden hiç etkilenmedi” olarak nitelenebilir.
Ancak bu durum sadece dışarıdan böyle görünür. Vücudun travma anında ani duygular yaşamaması için gelişen bu durum kalıcı hale gelebilir. Sonuç olarak kişi genel bir hissizlik yaşar ve sevgi, mutluluk, yakınlık duyguları ve sosyalleşme aktivitelerinde bulunmakta zorluk yaşar. Bu sefer de çevresi tarafından “donuk” “duygusuz” “umursamaz” olarak nitelendirilebilir. Dolayısıyla hissizlik, travma anında bir avantaj gibi görünse de uzun vadede kişinin hayat akışını bozmaktadır.
Depremle ilgili konuşacak değiliz.
– Kaçınma tepkisi
Kaçınma belirtisi gösteren birinin depremle ilgili görüşü aynen yukarıdaki gibidir. Bu görüşü adeta bir felsefe haline getirip depremle ilgili sohbet edilen ortamlardan bile uzaklaşabilir. Kendisine depremle ilgili bir soru sorulduğunda konuyu değiştirmeye çalışır. Ona göre deprem “abartılıyor” olabilir, ona göre diğer insanlar “korkak” olabilir.
Bu kişiler deprem gerçekte hiç yaşanmamış bir rüya gibi hayatın depremden etkilenmesini anlamlandıramazlar. Depremden kısa süre sonra evlerine dönerek depremden önceki normal hayatlarına dönmek konusunda yoğun bir çaba gösterirler.
Kaçınma belirtisi “güvenlik davranışları” şeklinde de kendini gösterebilir.
- Deprem anında yerde oturmanın daha güvenli olduğunu düşündüğünüz için kanepede oturmaktan kaçınabilirsiniz.
- Kolon-kiriş yakın durmak daha güvenli olduğu için evin içinde diğer alanlarda bulunmaktan kaçınabilirsiniz.
Kahramanmaraş depremlerinin ardından geride bıraktığımız 1 aya rağmen hala eve girmekten kaçınan insanlar gözlenmektedir. Hatta evi “az hasarlı ya da tamamen hasarsız” olmasına rağmen çadıra yerleşen nveya hala arabada uyuyan kişiler olduğunu bizzat bölgeden bildiriyorum. Bu tür davranışlar deprem travmasına bağlı gelişen aşırı kaçınma semptomunun eseridir ve asla medya fanatizminin gazına gelip bu insanlar yargılanmamalıdır.
3- Yüksek uyarılma tepkileri
Deprem travmasının uzun vadedeki muhtemel semptomlarından biri “yüksek uyarılma”dır. Yüksek uyarılma çok geniş kapsamda semptomların yaşanmasını tetiklemektedir. Travma ani yüksek strese aniden beklenmedik biçimde maruz kaldığımız bir andır. Vücut strese karşı etkili tepki vermek amacıyla derhal “adrenalin” ve “kortizol”un dahil olduğu bazı hormonları salgılar. Bu sayede nabzını yükselir, kaslarınızı daha fazla kan pompalanır. Dolayısıyla stres anında savaş-kaç tepkisi vermek için gereken enerji hızlıca tedarik edilir.
Ancak vücudun uyarılması sağlayan bu hormonlar sürekli kanda mevcut olduğunda bu durum gündelik hayatı felç etme noktasına gelebilir.
Kronik biçimde yüksek uyarılma yaşıyorsanız aşağıdaki belirtileri yaşarsınız:
- Sindirim Zorlukları
- Şişkinlik ve aşırı gaz yaşayabilirsiniz
- İshal-kabızlık sıklığı artar
- Cinsel Zorluklar
- Erkeklerde erkekte olmak ve sertliği sürdürmek güçleşir
- Kadınlarda adet düzensizlikleri yaşanabilir
- Orgazma ulaşmakta güçlük
- Uyku Zorlukları
- Gözünüze uyku girmez
- Yatakta sağa-sola dönüp durursunuz
- Asabiyet
- Sebepsiz yere sinirlenebilirsiniz
- Depremi hatırlatan şeyler aşırı öfkelenmenize ve nefes nefese kalmanıza yol açabilir
- Hafıza ve Odaklanma Problemleri
- Aşırı uyarılma nedeniyle “tehlikeye karşı tetikte olma” halinde olan zihniniz başka herhangi bir konuya dikkatini veremez.
- Okumakta ve yazmakta güçlük çekebilirsiniz.
- Zihniniz travmayla o kadar meşguldür ve sürekli tetiktedir ki başka hiçbir şeyle ilgilenemeyebilirsiniz. Bu nedenle insanlar sizinle iletişim kurmakta ve görüşlerinizi öğrenmekte sorun yaşayabilir.
- Unutkanlık yaşayabilir, hatırlamada güçlük çekebilirsiniz.
- Travma Hatırlanınca Verilen Bedensel Tepkiler
- Terleme
- Üşüme (depremde enkaz altında kalanlarda sıklıkla)
- Çarpıntı
- Nefes nefese kalma
- Titreme
- Kolayca İrkilme
- Bazı kokular veya ani sesler irkilmenize hatta yerinden zıplamanıza yol açabilir. Bunun sebebi vücudunuzun hala tehlikeye karşı tetikte olmasıdır.
- Kronik Ağrı
- Depremde enkaz altında kalan veya yaralanarak vücudunun bir bölümünü -bir organını veya uzvunu- kaybeden insanlar depremi hatırladıklarında ağrı ve sızı hissedebilir.
- Bu hissiyatlara “beden anıları” denir.
- Vücudunuz travma anında yaşadığı acıyı hatırlar ve aşırı uyarıldığı için sanki aynı şeyi tekrar yaşıyormuş gibi ağrı ve sizi hissedilir.
Yüksek uyarılma, travma anındaki bedensel duyumlarla yakından ilişkili olabilmektedir. Bu nedenle travma anındaki vücudunuzun gösterdiği psikolojik ya da biyolojik tepkileri farketmek yardımcı olabilmektedir.
4- “Ailemden biri ölürse?” düşünceleri
Depremi sağ olarak atlatan hatta 1-2 geceyi dışarıda geçirmek dışında hiçbir olumsuzluk yaşamayan biri dahi travma semptomu gösterebilir. Ölüm bir gerçektir ve insanoğlu zaman zaman yakın birini kaybettiği senaryoyu zihninde canlandırabilir. Ancak bu kurgular deprem sonrasında gün içerisinde sıklıkla “boş boş bir duvara bakıp🙄 kara kara düşünmek” şeklinde kendini gösteriyorsa asla normal kabul edilmemelidir.
5- “Önlem almadım!” diyerek kendini suçlamak
“Deprem anında keşke şunu yapsaydım!”😩 veya tam tersi “deprem anında ben bunu nasıl yapmışım?”😱 şeklindeki kişinin kendini suçladığı ve zihnini için için yiyen düşünceler takıntı haline gelebilir. Hatta yakınlarını kaybeden bazı kişiler “onun yerine ben ölseydim” şeklinde düşüncelere kapılabilir. Bu tür obsesif düşünceler en az biyolojik semptomlar kadar günlük hayatın işleyişini olumsuz etkiler. Bu nedenle bu tür düşünceler sıklıkla meydana geliyorsa erkenden psikolojik desteğe başvurmak büyük önem arz etmektedir. Çünkü bu tür düşünceler eğer kendi haline bırakılırsa çok daha derinleşmekte ve kurtulması zor hale gelmektedir.
6- Organ/Uzuv Kaybı ve Yara İzi
Deprem enkazından vücudundan bir parça kaybeden birisi artık “eski ben” olmadığını düşünecektir. Çünkü vücudundan bir şeyler eksilmiş ve yarım olmuştur. Herhangi bir uzuv veya organ kaybı yaşanmayıp sadece yaralarla deprem atlatılmış da olabilir. Ancak kazanılan yara izleri de kişinin kendi hakkında kötü şeyler düşünmesin sebep oluşturabilir.
Yaşanan derin acı ve kaybedilenlerin üzüntüsünün yaşanması için zaman gereklidir. Yas tutmak asla kolay değildir ancak acıyı geride bırakmayı kolaylaştırmaktadır. Bu nedenle fiziksel hasar alan bireylerin yakınlarından moral alması oldukça önemlidir. Eğer bir yakınınız ve arkadaşınız depremde bedensel hasar aldıysa söyleyeceğiniz güzel sözlerle onun için çok değerli olduğunuzu asla unutmayın. Onun yanında olmanızın yararını asla hafife almayın.
Deprem travmasıyla nasıl baş edilir?
Travmanın etkilerinden kurtulmak hatta sıfırlamak için öncelikle gereken travmayı tanımaktır. Bu nedenle kendinize zaman vermeniz çok yardımcı olacaktır.
Hayatı yeniden şekilllendirmek
Öncelikle kabul edilmesi gereken şey “travma dan önceki hayatın asla yeniden mümkün olmayacağı”dır. Bu, kabul edilmesi gereken acı bir gerçek değil hayata mutlulukla devam edilmesini sağlayacak olan yegane gerçektir. Çünkü deprem insana yeni şeyler öğretmiştir ve öğrenilen yeni bilgilere göre yeni bir hayat tasarlanmazsa huzurlu olunamamaktadır. Deprem travması, depremi yaşayanlar için de depremi yaşamayanlar için de yeni bir nizam kurmayı zorunlu kılmaktadır.
- ARTIK;
- Yeni önlemler alınacaktır.
- Evde deprem çantası bulunacaktır.
- Ev alırken veya kiralarken belirli katlar tercih edilecek ve binanın inşaat bilgileri araştırılacaktır.
- Yüksek katlı yapılar tercih edilmeyecektir.
- Bir bahçe evine sahip olmak amaç haline gelecektir.
- Fay hatları nereden geçer öğrenilecektir.
- Mobilyalar duvara sabitlenecektir.
Görüleceği üzere depremin, hiç yaşamayanların hayatı üzerinde bile etkisi vardır. Bu nedenle bir depremzede olarak hayatınızın depremden etkilenmesinin “normal” olduğunu kabul etmek travmayı atlatmanın ilk adımıdır. Bu gerçeği fark etmek büyük bir sakinleşme sağlayacaktır.
Travma Hakkında Konuşmak
Özellikle de kaçınma tepkileri veren bireylerde travma Hakkında azar azar konuşmaya ve düşünmeye başlamak çok önemlidir. Zira açıklaması yapılmamış bir travma çözülmemiş bir düğümdür. Bu düğüm çözülmezse sizi sıkmaya devam etmesi kaçınılmazdır. Travmayla ilgili tek başınıza düşünmek istemezseniz çevrenizden yardım almaktan asla çekinmeyin. Başkalarıyla -tercihen depremzedelerle- istişare etmek ve bunu bir süre düzenli olarak gerçekleştirmek rahatlama sağlayacaktır. Bu çalışma, biriken stresi boşaltmak için etkili bir yoldur.
İstemeyerek de Olsa Sosyalleşmek
Travma dahil bir çok psikolojik soruna “sosyalleşmek” çözümü önerildiğinde insanlar “ama zevk alamıyorum ki” “canım istemiyor” “arkadaşlarımla konuşmaya odaklanamıyorum” diyebilmektedir. Sosyalleşme tavsiyesi verilmesinin nedeni de budur zaten. İstemeye istemeye de olsa arkadaş grubunuzla vakit geçirmek günden güne zihninizin toparlanmasına büyük katkıda bulunacaktır.
Psikoterapi Almak
Yaşadığınız travmayı çözümlerken asla tek başınıza olmak zorunda değilsiniz. Bir psikologtan yardım almayı asla hafife almayın. Zira bir cümleyi işin uzmanı söylediğinde farklı bir etkide bulunurken sıradan birisi söylediğinde farklı etkide bulunur. Dolayısıyla “psikoloğun ne söyleyeceğini az çok kestiriyorum” bahanesiyle terapi almaktan kaçınmanız yanlıştır.
Farmakoterapi (İlaç Kullanımı)
Terapi yöntemleri psikolojik saha ile sınırlı değildir. Psikiyatri alanının sunduğu geniş kapsamlı tıbbi çözümler de çok etkilidir. Yüksek uyarılma belirtileri yaşayanlar için ilaç tedavileri çok yardımcı olmaktadır. Çünkü yaşanan sorun ağırlıkla biyolojik-kimyasal kaynaklı olduğu için çözümü de aynı şekilde olmaktadır.
Antidepresan ilaç ve diğer psikiyatri tedavilerine ihtiyacınız olduğunu anlamak için bir uzmana başvurmalı ve onun görüşünü almalısınız. Eğer psikiyatrik ilaç gerekli görülürse mutlaka doktorunuzun verdiği periyotta ilacı kullanmayı ihmal etmeyin. Çünkü psikiyatri ilaçları genellikle bir kaç hafta içerisinde etki göstermekte ve eğer istikrarlı kullanılırsa iyileşme kalıcı olmaktadır.
İlacın ne zaman bırakılacağına mutlaka doktorunuz karar vermelidir. “Bence artık yeterli” diyerek ilacı bırakmanız yapacağınız sayılı yanlışlardan biridir.
Türkiye büyük bir deprem travması yaşamıştır
Gerçek şu ki, Türkiye büyük bir deprem travması yaşamıştır ve bunun kaçınılmaz sonuçları olacaktır.
Görüleceği üzere depremden etkilenen nüfus doğrudan veya dolaylı olarak çok büyüktür. Bu nedenle aynı acıların yaşanmaması için travmanın öğrettiklerine iyi çalışmalıyız.
Her geçen gün ve dakika, acıların biraz daha uzaklaşması ama daha uzun süredir aramızda olması demek…
Yararlanılan Kaynaklar
- İYİ HİSSETMEK(Feeling Good) – Prof. David Burns
- Travma Sonrası Psikolojik Tepkileri Anlamak – Dr. Claudia Herber
- En Çok Depremzede Ağırlayan 13 İlin Nüfusu
- Ankara 5,5 Milyon
- Bursa 3 Milyon
- Antalya 2,7 Milyon
- Konya 2,2 Milyon
- Mersin 2 Milyyon
- Kayseri 1,5 Milyon
- Aydın 1,1 Milyon
- Muğla 1 Milyon
- Eskişehir 0,9 Milyon
- Mardin 0,9 Milyon
- Sivas 0,6 Milyon
- Elazığ 0,6 Milyon
- Nevşehir 0,3 Milyon